31 Ağustos 2010 Salı

Araba Koltuğu

Araba koltuğu konusu önemli..
Mutlaka kullanılmalı,ceza falan için değil..
Kendi güvenliği için bebeğin..
Beril hiç sevmemekle birlikte,ağlasa da sızlasa da oturtuyoruz..
Hele ki dün akşam yaklaşık yarım saatlik süre boyunca resmen ağlama krizine girdi..
Ama ben de inadım..
Hiç bir şeyde ağlamasına kıyamasam da konu araba koltuğu olduğunda eve  kadar ağlamasına göz yumdum..
Eminim ağlaya ağlaya alışacaktır..
Başlarda çeşit çeşit oyuncakla kandırmayı deniyordum ama şimdilerde hepsini alıp alıp yere atıyor..
Bazı günler dışarıyı seyrediyor gibi yapsa da ,çoğu zaman mutsuz böyle bağlanıp kalmaktan..
Ne yapalım başka çaresi yok...
Geçenlerde okuduğum bir haberde ,annesinin kucağından fırlayan bir bebeğin yüzlerce metre ötede parçalanmış halde  buldukları yazıyordu..
İçim nasıl acıdı anlatamam..
Evet bizimkisi ağlıyor ama eve kadar..
Siz de hayat boyu ağlamak istemiyorsanız ,lütfen araba koltuğunun bebeğinize uygun olanını alın,ve inatla kullanın..
Biliyorum zor olacak ama ne yapalım..

27 Ağustos 2010 Cuma

Uyku Sorunumuz Çok Hem de Çook

Tamam kabul ediyorum Beril hiç bir zaman uykuyu sevmedi..
Ve hiç bir zaman da kolay uyumadı..
Uyku proplarına her zaman ihtiyaç duydu ,evet..
Ama son bir kaç haftadır iş çığrından çıktı..
Gece devamlı kalkıyor,ağlıyor..
Kendi odasındaki beşikte başlayan uyku maceramız,önce benim yattığım odadaki park yatakta,en son da benim yatağımda sona eriyor..
Diş çıkarıyor herhalde ondandır dedim,başta çok da üzerinde durmadım ..
Fakat gelin görün ki dün neredeyse 10 kez uyanıp,son noktaya ulaştı olay..
Şimdi Beril uyuyor,ama anne zombi modunda..
Ne yapmalı diye düşünüp duruyorum..
Daha kötü olmaz umarım..
Düşünüyorum da bir seneyi geçeli daha hiç deliksiz gece uykusu uyumadım,uyumadı..

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Ne Okuyorum


Efendim hala duymayan kalmış mıdır bilmiyorum ama Türkiye'den bir Harvey Karp fırtınası esti ve geçti..
Geçtiğimiz günlerde kendisi Türkiye'yi ziyaret edince daha da bir meşhur oldu..
Hemen her anne -çocuk bloğunda hakkında birşeyler yazıldı..
Ben de bu sayede kitabını alıp okuma şansına eriştim..
Kitapta çocukların aylara göre ayrılmış olması ve özellikle bizim yaş dönemimize hitap ediyor olması çok hoşuma gitti..
Özellikle bebeğiniz bir ,üç yaş arasındaysa mutlaka alın,okuyun,okutun efendim..

22 Ağustos 2010 Pazar

Kış Gelmeden



Her sene evlerin balkonlarında  görürdüm kurutulmuş biberleri...
Bir yandan hoşuma giderdi..
Bir yandan da derdim:''Ne çok zamanları var şu insanların nelerle uğraşıyorlar..''
Demek ki neymiş ,büyük konuşmayacakmışsın..
Bugün markette gördüğüm ,yukarıda resmi bulunan biberler beni çağırdılar ..
Gel bizi al,ipe diz,kurut bizi diye..
İpe nasıl dizilir onu bile bilmem ki ben..
Bu işi yapacağıma bile inanmıyor ki bir yanım..
Yok artık,bunu da yapmam dediğim ne çok şeyi yaptım şu son bir yıldır..
Boşluktan mı?Yok değil..
Beril'le boş kalmak imkansız..
Tek bir seçenek kalıyor geriye..
Bunu da yapmalıyım diyen içimdeki ev hanımı yanım..
Mevsim meyvelerinden reçel yap,domateslerden salça,biberleri kurutup ipe diz..
Demek ki yıllardır dermiş de ben duymazmışım..
Ya da çalışmaktan konuşacak hali kalmazmış da eve gelince uzanacak koltuk ararmış..
Tabi ne biber dizecek hali,ne de salça yapacak zamanı varmış..
Şimdilerdeyse Beril'le organik yaşam modu,bize de bulaştı galiba..
Beril'e herşeyin organiğini bulalım yedirelim derken , geçen gün kaşla göz arasında paslanmış bir kapağı yalıyordu ama olsun..:))
Bir biberden nerelere geldim sevgili okur,artık dönüş yolunu siz bulun..

20 Ağustos 2010 Cuma

Kızımın Kankisi Geldi

              Biraz erken oldu 36.haftada doğdu ama olsun ..
              Yine de yeni doğmuş bebek görmek bize iyi geldi..
              Hele ki böyle miniciğini ...2kilo 700gr hepi topu...
              Ona sağlıklı bir ömür diliyoruz...


                             Maşallah minik kuzuya..
                             Son resimdeyse olayları anlamaya çalışan Beril görünüyor..
                            

15 Ağustos 2010 Pazar

Diş Kaşıyıcı

Beril malum diş çıkarma işine geç başladı..
Geç kaldığı için de şimdilerde çifter çifter çıkarıp,arayı kapatmaya çalışıyor sanırım..
Tabi ne bulursa ağzında,salyalar sel gibi foşur foşur..
Çeşit çeşit diş kaşıyıcı almıştım ,hiç biri işe yaramamıştı..
Zaten piyasada diş kaşıyıcı olarak satılan ne varsa,çok da ergonomik ve ağız yapısına uygun olduğunu düşünmüyordum..
Ta ki resimlerde gördüğünüz markayı bulana kadar..
Bu sette üç çeşit aparat mevcut..
Biri klasik diş fırçası,diğer ikisi masaj aleti ve diş kaşıyıcı..
Özellikle bebeğin elleriyle tutup kaşıyabilmesi için sapları çok uygun..
Bebeğin fırçalama alışkanlığı edinmesine de faydalı olacağını düşünüyorum..
Ve Beril bunları elinden düşürmüyor..
Kesinlikle bir diş hekimi anne olarak sizlere de tavsiye ederim..
En azından masajla lokal rahatlama saplaması açısında faydalı..
Nereden bulduk derseniz..
Kentpark Alışveriş Merkezinde yeni açılan Rossmann'da mevcut..
Markası Babydream,Rossmann'ın kendi bebek markası,pek çok da bebek bakım ürünü mevcut..
Farklı ürün ihtiyaçları için de bakmak faydalı olacaktır diye düşünüyorum..
Çünkü özellikle kozmetik ve diş macunları bebek güvenlik testlerinden çok iyi puanlar almış..

11 Ağustos 2010 Çarşamba

12 aylık Beril Neler Yapabilir?

Beril doğum gününe yaklaşık bir hafta kala desteksiz ilk adımlarını attı..
Şimdilerdeyse daha profesyenelleşmeye çalışıyor..
Çoğı zaman ,sarhoş gibi sallanarak yürüyor..
Bazen bir yana eğimli yürüyor..
Denge konusu biraz eksik olsa da buna da şükür dedik..
Çünkü eski zamanlarda ellerinden tutup yürütüyordu kendini ve belimiz kopmak üzereydi..
Gerçi şimdi de sürekli peşinde olmak gerekiyor..
Tam dengeli yürüyemediği için dengesini kaybedip olmadık yerde düşüyor,bir yerlerini çarpıp çılgınca ağlamaya başlıyor..
Bir diğer tehlikeyse her yeri karıştırma durumu..Tamam evi ona göre düzenliyorsunuz ama gidilen yerlerde böyle bir şansınız yok..Geçenlerde bir yerde sephanın üstünde duran iki Japon balığı'na saldırdı mesela..İki saniye farkla yakaladım balıkları..Zaten ortada olan ve karıştırılabilecek ne varsa hedef teşgil ediyor Beril'e...
Önceleri yerden destek alıp kalkamıyordu,gidip duvardan destek alıyordu,şimdilerdeyse bunu da öğrendi..
Son bir kaç gündür masaya uzanıp üzerindekileri görmeye çalışıyor,tabi çok başarılı olamıyor haliyle..:))
Bir başka yeni yeni öğrendiği şeyse çataldan yemek yemek..
Tabi çatalı kendisi kullanamıyor henüz ama ucuna bir şey takılınca ağzına götürüyor..
Beğenmediği bir şeyse mesela barbunya gibi hemen geri çıkarıyor..:))
Bugün ilk defa kaşıkla kendi başına sütlaç yedi,iki kaşık sadece..
Ama beni nasıl mutlu etti anlatamam...
Sonrasındaysa bir şütlacın nerelere kadar gidebildiğini görüp şok geçirdim..
Bir de şunu düşünüyorum..
Geçen sene bu zamanlar bu bebekler daha başlarını tutamazlardı..Gözlerini doğru dürüst odaklayıp ,nesneleri seçemezlerdi...
Mesela çoğu kişi biliyordur ben yine de yazayım ..Yeni doğmuş bir bebek anne memesini çoğu kez koklayarak bulur,görme yetisi henüz iyi olmadığı için..Hatta meme başı daha koyu renktir ki bebek kontrast farkıyla bulabilsin diye..
Tüm bunlar düşünüldüğünde bir bebeğin bir sene içerisinde kat ettiği mesafe inanılmaz ..Tıpkı bir insanı bir sene içinde çalışıp uçmayı öğrenmesi gibi...:))

Kuğulu Güzelleri

Dün Serra'larla birlikteydik ve sıcak bir Ankara gününde Kuğulu Park'a kaçtık..
Kendisi şuradaki yazısında çok güzel yazmış buluşmamızı..Bende pek resim olmadığı için onunkilerle idare edelim dedim bu seferlik..
Serra'yla iyi ki tanıştık,dönecek olmalarına üzülüyoruz..Keşke hep kalsalardı..Yine de yüzyüze görüşmüş olmamız bile çok güzel bir şans,iyi ki blog yazıyorum diyorum  ,böyle güzel dostlarla tanışabildiğim için..Beril ve Reyyan'a da çok teşekkür ediyoruz ..İyi ki doğmuşlar da onlar için bloglar açılmış,anneleri tanışmış...:))
Bu arada bugün başlayan Ramazan'nın hayırlara vesile olmasını dilerim..Bol rahmetli ve bol bereketli geçmesi dileğiyle..

10 Ağustos 2010 Salı

Voltran

Ankara'ya döndük dönmesine de müthiş sıcak ve evimizin önündeki kazı çalışmaları bizi karşıladı..
Sıcakta çalışmak zor olduğundan mıdır,yolu trafiğe kapamamak için midir bilinmez akşam 18:00'de başlayan çalışmalar sabah 6:00'da sonlanıyor..
Böylelikle gece ,sıcak oldu camı açıp yatalım dediğinizde sabaha kadar ses ,gürültü,kamyon sesi uyumanız mümkün olmuyor..Vantilatör alıp salona koyup,Beril'i de park yatağıyla salonun ortasına getirip uyutmaya çalışıyoruz..Tüm bunların üstüne bir de diş çıkaran Beril bu aralar çok mızmız..
Neredeyse hiç bir şey yemiyor,gece uykusunu alamadığı için gündüz olmadık saatlerde uyuyup kalkıyor..
Kısacası sıcaklar ,kazılar ve dişler birleşip Voltran'ı oluşturdu bu ara ..:))

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Söğütönü Alabalık Tesisleri

Eskişehir'den ayrılmadan bebekle gidilebilecek yerlerle ilgili bir kaç yazı yazayım istedim..
Sevgili blog dostlarımdan Eskişehir'e gelecekler için de faydalı olur diye düşünüyorum..
Öncelikle balık severler için ve bebeği de balık yesin isteyen anneler için ,bir alabalık tesisi önermek isterim..
Bursa yoluna çıkınca 3.kmde sağda Söğütönü Alabalık Tesisleri..
Geniş ve yeşil alanıyla çok güzel bir ortamı var..Mama sandalyesi bulunuyor..
Çocuk parkında salıncak,kaydırak ve diğer oyuncaklar mevcut..
Ayrıca alabalıkların yüzdüğü havuzun kenarında da Beril epeyce eğlendi..
Ne yiyelim diyenlere de tavsiyem kaşarlı,mantarlı alabalık ..
İnternet sayfası çalışmıyor fakat telefon numarasından ulaşabilirsiniz..
Haftasonları rezervasyon gerekli olabilir diye düşünüyorum..

Telefon:0222 313 03 03

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Trafik Canavarı

Aslında Eskişehir'i tanıtayım,bebekle gidilecek yerleri yazayım istiyordum ama bugün olan bir olay beni allak bullak etti..
Evet bunlar Türkiye'nin gerçekleri ama bu kadar burun buruna daha önce hiç gelmemiştim..
Beril bebek arabasında, karşıdan karşıya geçmek için bir sokak kenarında bekliyorduk...
Tam o sırada sokağın köşesine ,minibüs gibi olan transporterlardan geldi..
Ama ana yolda çok yoğun bir trafik olduğu için dönmesi neredeyse imkansız..
Neyse biz biraz bekledik ,baktık adamın döneceği yok,en iyisi biz geçelim dedik..
Demez olaydık,adam bizi hiç görmeden bodoslama dönmeye kalkmaz mı?
Hem de dönerken bizim olduğumuz tarafa değil,diğer tarafa bakarak..
Tam da önünde Beril'in bebek arabası..
İnanır mısınız herşey 1-2 saniye içinde oldu..
Ben o hızla Beril'i geri çektim,neyse ki sadece bebek arabasının tekeri yamuldu..
Çok şükür ki Beril'e birşey olmadı..
Ama benim ömrümden ömür gitti..
Hemen arkadaki dükkanlardan bana su falan getirdiler..
Adam da inmiş arabadan özür diliyor..
Yani Allah korusun çocuğa birşey olsa ,özürün ne faydası olacaksa..
Verilmiş sadakamız varmış dedik,çok şükrettik..
Sonradan düşündüm,işte insan hayatı pamuk ipliğine bağlı,bize çok büyük görünen dertler ,sorunlar böyle bir olayın yanında hiç de önemli olmuyor..
Bir dakika değil bir saniyede bile insan hayatında herşey değişebilir..
O yüzden çok şükür diyorum,Allah onu bize bağışladı...
Hepimizin bebeklerini,çocuklarını Allah korusun kazalardan,belalardan diyorum..

3 Ağustos 2010 Salı

Eskişehir'de Bir Beril

Şuradaki sorundan kaynaklı olarak bir süre de olsa Eskişehir'e geldik Beril'le..
Tabi doğduğundan beri babasından ayrılmayan Beril,bir süre babasını göremeyecince epey üzüldü..
Ha bire ba-ba diye dolaşıp durdu bir süre..
Hatta yollarda babasıyla gezen çocukları görünce bile baba dedi,üzüldüm içten içe..
Ben de ne yapayım oyalansın diye park,bahçe gezdiriyorum sürekli..
Tabi sıcakları hiç sormayın ,bu gidişle yollarda eriyip gideceğiz..:))
Güya Eskişehir'e deniz gelmiş diyorlar da pek esintisi gelmemiş malesef..
Akşam olunca oynamaktan bayılmış bir bebek ,oyalamaktan bayılmış bir anne ve annane kalıyor geriye..
Bir süre daha buralardayız..
Hande Eskişehir'den bildirmeye devam edecek..

Not:Resimlerde Eskişehir'in denizi görünüyor efendim..
Related Posts with Thumbnails