25 Şubat 2010 Perşembe

Çocukluk Mimi

Sevgili Serra beni mimlemiş,çocukluk mimi beni eski günlere götürdü,ona sevgilerimi gönderiyorum..

1. Sizi mimleyen kişinin linki:Reyyan Bebek(SERRA)

2. Çocukluğunuzda anne ve babanızla (yada aile büyükleri) yaptığınız ve sizi siz yapan şeylere katkısı olan bir olay veya bir aktivite...ve hangi yönünüze katkısı oldu?. 
Anne ve babanın verdiği eğitimin hiç bir okuldan alınamayacağı düşüncesindeyim..Verdikleri öğütlerden ziyade ,kendi davranışlarının çocuk eğitimde daha etkili olduğunu görüyorum..Bana hep iyi örnek oldukları için onlara teşekkür ediyorum..İnşallah Beril'i de biz iyi yetişirip,iyi örnekler olabiliriz.




3. Çocukken oynamayı en sevdiğiniz oyun ve oyun aparatı neydi?

Kesinlikle Barbie bebek,annem birkaç tanesini saklamış evinde,belki ileride Beril de oynar..:))


4. Çocukluğunuz veya ilk gençliğinizle ilgili keşke daha farklı olsaydı dediğiniz bir durum?
Keşke daha az ders çalışmak zorunda olsaydık,daha çok oyun oynama fırsatımız olsaydı..Çocukluğumun %80ni ders çalışarak ,okula giderek ya da dershanede geçti..Her geçen gün de çocuklar daha çok ders çalışmak zorunda kalıyor..Eğitim sistemi buna mecbur bırakıyor..:((

5. Sokakta oynar mıydınız? Neler oynardınız?
Lojmanda oturduğumuz için kocaman bir bahçede oynama şansımız vardı..Yaz tatillerinde saklambaç oynardık..


6. Çocukluk veya ilk gençlikle ilgili iyi ki böyle olmuş dediğiniz bir olay?

İyi ki lojmanda bahçeli bir alanda yaşamışız diyorum..Trafik ve korku olmadan oynama şansımız oldu..Şimdiyse çocuklar malesef hep evlerde bilgisayar başında,hatta biz de:((

7. Varsa çocukluk dönemine ait bugünü etkileyen bir olay veya anı.
9 aylıkken yürüteçten düşüp başımı yarmışım..Hem de 12 Eylül günü..Zorlukla ,izinlerle hastaneye gidip başıma dikiş atılmış..Çok az belli olsa da hem annemler çok üzülmüş,hem de benim şimdi Beril'e yürüteç almamış olmamın en temel nedeni bu olay..

Bu mimi ben de sevgili anne yazar'a ve kaymaklı kadayıf'a gönderiyorum..

20 Şubat 2010 Cumartesi

Gitsek Gitsek Nereye Gitsek?

Bebek dostu mekanlar malesef sınırlı sayıda ..Şöyle gidelim de evimizdeki konforu bulalım diyeceğiniz o kadar az yer var ki ,hele Ankara'da..
Zeynel İnegöl Köftecisi'ne eski iş yerime yakınlığından dolayı sıkça giderdik..Bir kez de ,bir iş arkadaşımızın veda yemeğini düzenlemiştim orada..Organizasyon işleri  genelde bana ait olduğundan ,25 kişilik bir doktor grubu olarak epey memnun kalmıştık ..Fakat o dönemde bebek sahibi olmadığım için Zeynel'in ne kadar bebek ve çocukları düşündüğünü fark etmemiştim..
Bugünse herşeye daha farklı bir perspektiften bakma şansım oldu..Öncelikle mama sandalyesi sıkıntısı yoktu ve sandalyeler son derece temizdi..İkinci ve bugün bizim için çok faydalı olan, alt değiştirme odası, çok kullanışlı ve şıktı..Hele ki musluklardan akan sıcak su ,çok işime yaradı..:))

Daha büyük çocuklar için alt katta oyun bölümü ve kaydırak vardı..Hatta bu bölümün yanında da masalar vardı ,isteyen bu bölümde oturup çocukları oynarken rahat rahat yemek yiyebilir diye düşündüm..
Pek tabi köfte seviyorsanız tavsiye edebilirim ayrıca diğer ızgara çeşitleri ve tatlıları da başarılı..Telefonu 4732525..Sitesi için şuraya bir tık..

Gidip de memnun kaldığınız yerleri siz de yazarsanız çok mutlu olurum sevgili Ankaralı anneler,malum biz bebekli gezi konusunda son derece acemiyiz...

Dip not:Hala yemek bloğu formatından kurtulamadım yahu..:)

Yeşil Kek


Efendim bloğumuz anne bebek bloğu formatından yemek bloğu formatına kaymaya başladı şu son iki yazıdır gayet farkındayım..Meraklanmayınız düzelecektir..Fakat ne zamandır (ne zaman derken 3 senedir) ah vakit bulsam da denesem dediğim bu keki, en nihayetinde yapmış bulunmaktayım...Siz sevgili dostlarla paylaşıp ,sizlerin de iştahını açıp,rejimlerinizi bozdurmak gibi bir düşüncem kesinlikle yok buna emin olunuz..Niyetim sadece kendimi denemekti...Bakalım nasılmış şu meşhur yeşil kek diye merak etmekteydim..
Malum bu kekin görüntüsü insanda herhalde bir kilo antep fıstığı kullanılmıştır gibi bir izlenim bırakıyor..Halbuki herkesin bildiği üzere içinde antep fıstığı yok..Ispanak var..Sevgili eşim bunu bilmeyerek ilk görüşte epey bir şaşırdı..Sonrasındaysa dışarda antep fıstıklı baklavaların da yarısının bu ve benzeri hilelerle (bezelye koyuyorlarmış)yapıldığını düşünerek epey eğlendi..Hatta sana da bir pastane açalım bak çözmüşsün işi dedi..Neyse efendim  gıda boyası yerine ıspanak kullanmak hiç olmazsa sağlık açısından faydalıdır..Keşke bizim gibi düşünse tüm pastaneler diyelim..Neticede ben bunu bugün yaparım,yarın gider yine Liva'dan alırım ..O yüzden çok da büyük konuşmayayım..
Tarif vermeyeyim ,zaten internet alemi bu kekin tarifleriyle yıkılıyor..Ama süsleme konusunda en son katı kesip rondodan geçirip üstüne serpme bölümünü mutlaka yapın çok zevkli oluyor...Denemek isteyenlere ,unutup,ne zamandır yapmadım diyenlere tavsiye ederim..:))

18 Şubat 2010 Perşembe

Browni İyi Gelir..

Moral bozukluğuna browni iyi geliyor..Niye mi moralimiz bozuk?Eşimin teyzesi hiç beklenmeyen bir anda bir kalça ameliyatı sonrası aniden vefat etti ..Hem de sevgililer gününde..Çok severdik kendisini ..Tabi matem havası bizim evi de kapladı..

Genellikle böyle moralim bozuk olduğu dönemlerde çikolata ve yandaşları bana iyi gelmiştir..Ben de yeni bir browni tarifi denedim..Ama asıl güzel olan, üzerine kullandığım Dr.Oetkerin bitter çikolatalı glazürü oldu..Gerçekten browniyle iyi bir ikili oluşturdular..Önemli bir noktayı belirtmek gerek, tarifte 1.5 su bardağı olan şeker bu glazürle ağır olabilir ,dolasıyla ben şekeri 1 su bardağı koydum ..Çok güzel oldu..Tarifi işte buradan..

Dr.Oetkerin diğer süsleme ürünlerini de merak ediyorum aslında..Bir de ıspanaklı pasta yapasım var..Moralimizi düzeltelim derken epey kilo alacağız gibi duruyor bu hafta ya hadi hayırlısı..

13 Şubat 2010 Cumartesi

Ayaklarımı Yerim

Sonunda oldu..Beklenen gün geldi..

Beril ayak parmağını ağzına götürmeyi başardı..:))

8 Şubat 2010 Pazartesi

Berilin İlk Arkadaşı

Beril 'e 10 haftalık hamileyken  bir haber aldım ,bir arkadaşımdan..O da 8 haftalık hamileydi...Bir şaşırdık bir şaşırdık sormayın ..Her hafta konuşur olduk o gün bugündür..Çünkü yaşananlar hep ortak gitti..
Hamilelikte de sık sık buluşup,alışveriş yaptık bebişlere..Ben doğum yaptım,o karnı burnunda hastaneye geldi,Berili görmeye ,daha yarım saatlikken Beril...O doğum yaptı ,biz de Beril'le gittik Peri'yi görmeye..Fakat evlerimizin uzak oluşu ve kötü havalar yüzünden ne zamandır görüşememiştik..

Bu hafta sonu bizim evde buluştuk..Bir de 15 aylık bebeği olan başka bir arkadaşımız geldi..Evi küçük çaplı bir anaokuluna çevirdik..Her odadan bir çocuk çıkıyordu çok güzeldi..Beril çok sevindi..

Hem Peri hem de Beril zorla yedikleri çorbalarını birbirlerine baka baka afiyetle yediler..Sürekli iştahsızlıklarından sızlanan biz anneleri ise birbirimize bakakaldık..Bir kez daha keşke yakın otursaydık dedik.

Kısacası hem çok keyifli hem de bir o kadar yorucu bir haftasonu geride kaldı..Bir de Peri'nin bu pozu..Beril'i ilk gördüğünde hayretle bakarken..Demek ki benim boyutlarımda da dünya üzerinde insanlar varmış bakışı..:))

5 Şubat 2010 Cuma

Bebekte bağlanma ve kişiliğin temelleri

Bebekler doğduktan çok kısa bir süre sonra yaklaşık 2. ayda nesneler yerine daha fazla insanlara yönelmeye ve onlara daha fazla dikkat etmeye, onları izlemeye dinlemeye ve kucağa alınmaktan hoşlanmaya başlarlar. Etrafındaki tüm insanlara aynı şekilde tepki verirler. Yaklaşık 3-4. aylardan sonra tanıdıkları yüzlere yabancılardan daha farklı şekilde tepki vermeye başlarlar. Aynı zamanda bebek, kendisine bakan kişiye (ya da kişilere) daha fazla olumlu tepki vermeye ve onu diğerlerine tercih etmeye başlar. Böylece o kişinin davranış ve etkileşim stillerini daha çabuk öğrenir ve onu memnun eden davranışlar sergilemeye çalışır.
Bebekler kendi kendilerine hareket etmeye başladıklarında ise annenin yakınlığını aramak için daha aktif olurlar. Annenin peşinden gider, ona asılır ve kendine bakmasını sağlamaya çalışırlar. Bakıcı ya da anneden ayrı kalmak istemez ve yabancılardan korkmaya başlarlar. Seyrek olarak gördüğü akrabalara ya da sizin çok yakın arkadaşlarınızın bile kucağına gitmek istemeyebilir ve dokunmalarına izin vermeyebilir.

Bebek annenin yakınlığını ısrarla aradığında ve bu yakınlığı sürdürmek için aktif olarak çaba gösterdiğinde ve anne de buna karşılık verdiğinde anne-bebek arasındaki bağlılık kurulmuştur. Bebeklerin anneleriyle kurdukları bağlanma ilişkileri de farklılık göstermektedir. Bazı bebekler anneleri ayrılırken ağlamalarına rağmen kolay yatıştırılırlar ve anneleri döndüğünde de buna çok sevinir, gülerek anneye yaklaşırlar. Bazı bebekler ise annelerinden ayrılırken ağladıkları gibi hem zor yatıştırılırlar hem de anneleri döndüğünde anneyi görünce ağlamaya başlarlar. Hem annelerine yakın olmak için çabalar hem de bakışlarını ondan kaçırırlar.
 Diğer bir grup bebek ise anneyle yakın bir fiziksel temas aramaz, anneden ayrılırken ağlamaz ve ona kızgınlıkla tepki vermez. Yeniden bir araya geldiklerinde de bir memnuniyet ifadesi göstermezler. Yaklaşık 12-14 aylık bebeklerde ayrıştırılabilen bu tepkiler 18. ayda da değişmeden devam ediyorsa çok büyük olasılıkla okul öncesi yıllarda da kalıcı olur. Çocuğun hem arkadaşlarıyla hem öğretmenleriyle hem de diğer yetişkinlerle olan ilişkilerini biçimlendirir.

Bebeklerin anneleriyle ne tür bağlanmalar kurdukları annenin davranışlarından oldukça etkilenmektedir. Annenin, emzirme ya da besleme tarzı, bebeğiyle kurduğu fiziksel temas ve onu rahatlatma biçimi, bebeğin ihtiyaçlarına duyarlılığı, bebeğe duygusal yakınlığı ve yanında olduğu konusunda verdiği güven hissi gibi bazı özelliklerinin bebeklerin bağlanma stilleriyle yakından ilişkili olduğu bulunmuştur. Örneğin genellikle bebeğiyle yakın, sıcak, duyarlı ve tutarlı bir ilişki içinde olan annelerin bebeklerinin, annesine güvenen, diğerlerine göre daha az ağlayan, akranlarıyla kolay ilişkiye giren bebekler olduğu görülmektedir.

Annenin davranışının tutarsız olduğu; yani annenin bazen sıcak ve yakın bazen de duyarsız ve aldırmaz davrandığı durumlarda bebeklerin, anneyle olan ilişkilerinde genellikle kaygılı, öfkeli, sürekli anneye asılan ve şikayetçi tarzda ağlayan bebekler olduğu saptanmıştır. Burada özellikle vurgulanması önemli olan nokta, bağlanma ve bağımlılık arasındaki farktır. Bebeğin anneye, babaya ya da bakıcıya bağlanması, bebeğin gelecekte bağımlı bir kişi olmasından tamamen farklıdır.

Bağlanma, hareketlenip bilmediği dünyayı keşfe çıkan bir bebek için güvenli bir yer edinme gereksinimidir. Eğer siz bebeğinizin size yakın olmak için verdiği sinyallere duyarsız kalırsanız bebek size daha fazla asılacak ve aranızda kısır bir döngü başlayacaktır. Oysa size bağlanır ve sizi güvenli bir yer olarak elde ederse dış dünyaya daha kolay açılıp araştıracak ve daha sağlıklı bir bağımsızlaşma gösterecektir.
Çocuğunuzun size bağımlı olması ise siz olmadan bir şey yapamayacak duruma gelmesidir. Eğer siz ortalığı kirletecek, size iş çıkaracak ya da daha fazla zaman ayırmanıza neden olacak düşüncesiyle çocuğun kendi kendine becerebileceklerini onun yerine yaparsanız, örneğin yedirme, giydirme ve el yıkama gibi, o zaman bebeği bağımlı hale getirirsiniz.

Paylaşmadan edemedim,buradan alınmıştır..

4 Şubat 2010 Perşembe

YENİDEN (kar)

Ben anladım ,bu kar havası bize yaramıyor..Beril tam düzeldi derken,bu sabah da hırıltılı nefes alışverişiyle beni korkuttu..Uykumdan uyandım o derece..Sonrasında gün içinde öksürmeye ve hapşırmaya başladı..Dedim tamam kesin soğuk algınlığı..Zaten kuzumun dişlerle başı dertte ,huyu değişti çocuğun..Durduk yere ağlamaya başlıyor..Her daim kucakta olmak istiyor..Tamam kabul eskiden de çok sakin,koyduğun yerde duran,saatlerce bir oyuncakla oyalanan bir kişilik değildi ama en azından ağladığında sebebini bilirdik..

Neyse efendim uzatmayayım ben bu olayda kendimi de suçlu gördüm..Bir gün önce, yazık çocuk ne zamandır dışarıya çıkmadı,hava da güzel ,şöyle bir caddeye çıkıp gelelim diye düşündüm..Beril'i tabi sardık sarmaladık .Biz çıkarken mis gibi güneşli olan hava,birden değişti..Tepemize koca koca dolular yağdı..Bebek arabasının tentesini kapattık sonuna kadar tabi ,ama rüzgar ve fırtınadan neredeyse uçuyorduk..Eve nasıl geldik bilemedim...Tabi bir gün sonra da bu soğuk algınlığı belirtileri olunca pek üzüldüm doğrusu..

Bir de önümüzdeki haftaya Beril'in ertelenen aşılarını yaptırmamız gerekiyordu,malum ateşi yükselince yaptıramamıştık..Yani tek eksiğimiz bayıltılmış mikroplar..Ki önceki aşılarda kendileri baygın hallerine bakmayıp kuzucağızımı 38 derece ateşlere sürüklemişlerdir..

Özetlemek gerekirse çıkmaya çalışan dişler,soğuk algınlığının sebebi hali hazırda canlı mikroplar ve sırada bekleyen binbir çeşit yarı aygın yarı baygın arkadaşları..Allah beterinden korusun diyorum hepimizi,hepinizi..:))
Related Posts with Thumbnails